27 Ocak 2011 Perşembe

Dizi mi, Belgesel mi?




1495-1566 yılları arasını konu alan bir dizi var televizyonda şu günlerde... Ama yarattığı tepkilere bakılırsa, dizi demeye bin şahit ister. Sanki tartışılacak, savunulacak ya da karşı çıkılacak başka hiç olay yokmuş gibi bir de diziye karşı cephe alan insanlar yok mu, gülünesi. Dizi işte arkadaş, otur oturduğun yerde akşamları izle dizini. Bu halkımızın ne kadar cahil olduğunun başlıca göstergesi. O televizyonda sokakta gezip soru soran adamın videolarına hiç değinmiyorum bile, o cahilliğimizin kocaman bir kanıtı zaten. 

Eğer sen tüm dizileri kendi başına geliyormuş gibi seyredip, oturur dizideki beş yaş altı küçük çocuklar için ağlar, sesini duyması için dizi oyuncularına televizyon başından bağıran bir toplumsan, evet bu dizinin böyle yadırganması çok normal. Hayatı dizilerle yaşayan insanlar, bilimi diziden öğrenip televizyondaki her şeyi doğru kabullenen insanlar, elbette diziye karşı çıkacaklar. Dizinin başında yazan kocaman kurgu yazısını görmeyenlere konuşuyorum ben. Tabi toplum cahil, kurgu yazısını görse ne fark eder ne olduğunu bilmedikten sonra. Bir dizi bu kadar dert edilmez ama. Öğretmenin birinin not istemeyelim diye dersi kaynatmamıza izin vermesi gibi bir şey bu, bu kadar akıllıca bir hareket, ama farkında olanlara.
 
 Bir de diziye hiç göz atmadan konuşanlar yok mu, onlar tam boğulmalık. Yok sırf haremden bahsedermiş, yok hiç devlet işi yokmuş. Daha iki bölüm önce kesik kafa gördük o da mı haremden çıktı? Ayrıca sırf devlet işlerinden bahsedilse kim izler o diziyi sorarım size?  Türünde de kocaman Dram yazıyor zaten. Dizi dediğin şey, akşam okuldan ya da işten eve yorgun argın dönenler veya tüm gün evde iş yapıp bi soluklanmak isteyenler için eğlence kaynağıdır. Otururlar ailecek televizyon başına, kimisi de tek başına bir çanak çekirdeğiyle, izlerler paşa paşa dizilerini. Gülerler, ağlarlar orası ayrı. Ama diziyi dakikası dakikasına kaçırmayıp, her hareketi kendine ilke edinenler, sorunlu insanlar. İşte o sorunlu insanlar bir de kalkıp dizinin senaryosuna "Gerçeği yansıtmıyor bunlar, yalan!" diyorlar. Hu huu! Dizi bu dizii! Belgesel değil! Elbette kurgu olacak içinde!
 
Neyse ben buna çok atarlanmıştım şimdi biraz daha sakinim sanırım :D Ama dizinin kalkmasına kesinlikle karşıyım. Hala kaldırılsın diye tutturan varsa, gelsin bana mantıklı bi neden söylesin anca o zaman susarım. O dizide yanlış şeyleri gösteriyorlar diyenlerde, otursun araştırsın tarihi öğrensin ona göre konuşsun. Bir de sözlükten kurgunun anlamına baksınlar bi zahmet.






2 Ocak 2011 Pazar

Şapşal ile Şirin 2

Bilirsiniz bizim bir şapşalımız bir de şirinimiz vardı. En son bunlar gayet iyi geçiniyorlardı. Bir gün şirin ile şapşalı ayırdılar, sanki ikisi ayrı kalabilirmiş gibi. Bunun sonucu ne şapşal ne de şirin artık eskisi kadar konuşamaz, görüşemez oldu. Şirin kendine yeni şapşallar bulmuş, şapşal da yeni şirinler arayışındaydı. Böyle ayrı ayrı olmayacağının farkına varan şapşal bir gün şirinin yanına gitti. Gitti gitmesine ama zil çaldı, yerine geri dönmek zorunda kaldı. Böylece şapşal ile şirin bir süre doğru düzgün konuşamaz görüşemez olmuşlardı...


Hafta sonları anca internetten konuşabiliyorlardı doğru düzgün. Ama şirin de şapşal da bu eksikliği hissediyordu elbet. Bu arada şirin olan o minicik kalbini apaçinin tekine kaptırmasın mı? ( :P) Aslında zaten önceden bir apaçiye hayran olan bu şirin, zamanında okulda da şapşala yeterince apaçiyi anlatmış zaten. Ama şapşal bundan bıktığı için artık dinlemek istemediğini söylemiş ve takmamış. Ama bakmış ki son günlerde şirin çok üzülüyor, kafayı yiyor dayanamamış. Sonra bir bakmış şirinin yüzü tekrar gülüyor. Şapşal olan bunu görünce bir sevinmiş bir sevinmiş, ama şirin habersiz tabi. Bunların hepsi şapşalla şirin ayrılmadan önce olmuş tabi, ama şapşalın içinde hala bir ukte varmış. Bu şirin bir türlü apaçi sevgisinden vazgeçemiyormuş. Ne yapsın o da artık elimden geleni yaptım ben diyip pes etmiş. Şirin olanda ayrıldıkları için mi, yoksa gerçekten bir takım dersler aldığı için mi bilinmez ama apaçiden artık daha az bahsetmeye başlamış.



Henüz hala tam anlamıyla kaynaşamamış ki bu şapşalla şirin. Tabi kaynaşmakta göreceli bir durum şimdi. Ama her ne kadar dost görünselerde daha çok şey var birbirleri hakkında öğrenecekleri.  Daha çooook yılları var önlerinde kaynaşacak, birlikte ağlayıp birlikte gülecek, hoplayıp zıplayacak...  Daha devamı var yani bu hikayenin, var var.Her şey zamanla, yavaş yavaş.


Biz de şirini tekrar ham yapıp resmi doğum gününü kutluyor, her şeyi zamana bırakmasını diliyoruz...